Sistemik lupus eritematozus (SLE) böbrek tutulumu nasıl tedavi edilmelidir?

Lupus böbreğinin tedavisi öncelikle doğru tanı ile başlar ve mutlaka deneyimli bir romatoloji uzmanı tarafından yapılmalıdır. Çünkü hastanın aynı zamanda kalp, akciğer, kan hücreleri, organ zarları, sinir sistemi, eklemler, dalak, karaciğer gibi organlarında da sorunlar bulunur. Tüm hastalık bir bütün halinde ve her türlü detay düşünülerek tedavi edilmelidir.

Tedavide ilk adım böbreğin ne tip bir rahatsızlığa sahip olduğunu anlayarak sağlanır. Hastaya ilk teşhis konulduğunda eğer böbrek tutulumu varsa hızlı bir şekilde tedavi başlanır ve bu tedavi yapılacak böbrek biyopsisinden sonra da kesinlik kazanır. Çünkü tanı ve böbrek biyopsisine kadar nereden bakarsan bir kaç hafta geçecektir ve eğer hemen tedaviye başlanmamışsa bu kıymetli zaman dilimi kaybedilecektir.

Böbrekleri tutulmuş bir hasta yani artık glomerulonefrit dediğimiz tablo gelişen bir hastaya yanı anından itibaren hızlı bir şekilde kortizon tedavisi verilmelidir. Tedavinin ilk adımında kortizon son derece önemli bir ilaçtır. Hastaya başlangıçta verilecek kortizon dozu hayli yüksek tutulur. Hızlı bir şekilde böbrekte oluşan lupus iltihabı giderilmeli ve böbrek sakinleştirilmelidir. Burada şunu belirtmekte fayda vardır. Böbrek biyopsisinden çıkacak sonuca göre bu tedavi yani azalarak verilen kortizon tedavisini hasta belki de bir kaç yıl sürdürecektir. İşin gerçeği hastalarımız sonradan kortizonla ilgili bilgi edindiklerinde bize bu tedaviyi verdiğimiz için kızsalar da, bugün için kortizon ile tedaviye devam, hastanın böbreğini kurtaracak önemli bir yöntemdir.

Temel olarak tek ilaç elbetteki kortizon değildir. Siklofosfamid, Mikofenolat, Azotiyoprin diğer sık kullandığımız tedavilerdir. Özellikle siklofosfamid tedavisi, böbrek biyopsisinde çoğu hastada saptadığımız ve tedavi edilmediği takdirde mutlaka böbrek yetmezliğine götürecek olan 3. ve 4. tip böbrek tutulumlarını engelleyebilecek temel ilaçtır. Ancak çok uzun süre kullanımında bazı sakıncalara yol açabileceği için, böbrek hastalığı sakinleştirilen bir hastada belli bir süre sonra diğer ilaçlarla değiştirilir. Siklofosfamidin yan etkilerinden birisi de uzun süre kullanıldığında ve hastanın yaşı arttıkça daha kolay gelişebilecek olan erken menopozdur. Bu nedenle hastamız ile baştan konuşarak ancak öncelikle hastanın hayatını düşünerek bu tedavileri kendisine anlatmamız gerekir. Burada hastalarımızın gereksiz olarak da korkmasına gerek yoktur. Çünkü bu yan etkiler uzun kullanımlarda görülür. Bazen hastalarımız bu yan etkilerden korkarak ilaçları kullanmak istemezler. Bu durumda şunu da hatırlatmakta fayda görmekteyim. Eğer böbrek yetmezliği gelişmişse zaten hastanın doğurma ihtimali neredeyse ortadan kalkmıştır.

İkinci olarak yeni ve modern tedaviler bugün için lupusta öne çıkmaya başlamaktadır. Rituximab ve Belimumab isimli ilaçlar bizim günlük hayatta SLE tedavimize girmiştir ve hastalığı baskılamada ve tedavide çok işe yaramaktadırlar.

Sonuç olarak, Lupus hastalığında böbrek tutulumunu tedavi etmek uzun bir süreçtir ve bir yandan kortizon, diğer yandan bağışıklık sistemini baskılayacak başta siklofosfamid olmak üzere ilaçlar, modern tedaviler, bunların yan etkilerinin kontrolü ve sürekli olarak tedavimizin işe yarayıp yaramadığının kontrolünü içeren, uzun ama çok ince ve çok hassas bir yoldur. Bu yolu deneyimli bir romatoloji uzmanıyla beraber almak ve çok sabırla yürümek gerekir.

Bu podcast serilerinde romatizmal hastalıklar ile ilgili aklınıza takılan farklı ve güncel soruların cevaplarını bulacaksınız.
Prof. Dr. Timuçin Kaşifoğlu ve Prof. Dr. Mine Özmen "Romatizma Hastalarında Ruhsal Tepkiler & Sorunlar ve Tedavi Yaklaşımları" hakkında sohbet ediyor.
Benzer videolar
Açık açık romatizma tanıtım