Ankilozan spondilit hastalığında omurga tutulumu dışında çeşitli organlar da etkilenebilir. Bu organ tutulumları arasında akciğerlerimizi de sayabiliriz. Ankilozan spondilit hastalığında kasların kemiğe yapışma yerlerinde iltihap olmaktadır. Bu iltihap alanlarına entezit denilmektedir. Sonuçta kemiklerde aşınma ve kaynaşma olur.
Entezis denilen iltihabi durumun oluştuğu yerlerden biri de göğüs kafesimizdir. Yani bu bölgedeki kemiklerle kasların birleştiği yerlerdeki iltihaba bağlı olarak kaburga kemikleri de tutulabilmektedir ve göğüs kafesi daralır. Sonuçta akciğer yeterince genişleyemez, solunum güçlüğü gelişir. Hastalığın ileri safhalarında akciğeri saran zarda yani plevrada kalınlaşma ve fibrozis gelişebilir. Fibrozisi akciğer dokusunda süngerleşme diye tarif edebiliriz. Fibrozis, akciğerilerin üst kısmında gelişir ve genellikle belirti vermez. Bu kavitelerin içine asperjillus denilen mantar mikropları yerleşebilir. Ankilozan spondilitte hastalık süresi uzadıkça akciğer tutulum riski artmaktadır.
Teşhis için spirometri denilen solunum testi ve tomografi kullanılmaktadır. Akciğer filmleri erken dönem tutulumları tesbit etmede yetersiz kalmaktadır. Akciğerde ayrıca nodül dediğimiz nohut şeklinde yaralar ve pnömotoraks denilen zar yırtılması görülebilir. Sigara akciğer tutulumu için önemli bir risk faktörüdür. Solunum sistemini korumada egzersize özellikle de yüzme sporunun faydasına ve biyolojik ajanlar denen yeni tedavilere dikkat çekmek isterim.