Ailevi Akdeniz ateşi, tekrarlayan karın ağrıları ve ateş yüksekliği ile seyreden, otozomal-resesif geçiş gösteren, bir otoinflamatuvar hastalıktır. Farklı ülkeler ve ırklarda, farklı sıklıkta görülmektedir, fakat en fazla Yahudiler, Ermeniler, Türklerde görülmektedir. Genelde çocukluk yaşında başlar, hastaların %90’ ında 20 yaşına kadar semptomlar başlamış olur. En sık tekrarlayan ateş ve karın ağrısı atakları ile başlar, ama bazen göğüs ağrısı, eklem ve uzamış kas ağrıları, erizipel benzeri deri döküntüleri de yapabilmektedir.
Tedavide kullanılan kolşisin, sadece atakları kontrol altına almak için değil, bu hastalığın en önemli komplikasyonu olan sekonder amiloidozu da önlemek için kullanılmaktadır. Hastaların %90-95’i bu tedaviye yanıt verirler, atak sıklığında azalma ve hastalık kontrol altına alınmaktadır. Fakat hastaların %5-10’ da, kolşisine direnç gösterirler ve/veya bu ilacı tolere edemezler. Bunun farklı sebepleri olmakla beraber, en sık ilaç etkileşimleri, ilaç direnci, gastrointestinal sistem hastalıkları gelmektedir.
Bu hastalarda seçenek olarak, biyolojik ilaçlar gündeme gelmektedir. Bunlardan ilki, interlökin-1’i hedef alan Anakinra, Canakimumab ve Rilonacept isimli ilaçlar kullanılmaktadır. Bu ilaçlar, her gün, 4 haftada bir, 8 haftada bir cilt altı enjeksiyon şeklinde uygulanmaktadır. En sık lokal enjeksiyon yeri yan etkileri olup, enfeksiyon açısından dikkatli olmak gerekir. Literatürde veriler kısıtlı olmakla beraber, yine kolşisine dirençli vakalarda, TNF-alfa‘ yı hedef alan biyolojik ajanlar veya Thalidomid, veya interferon-alfa denilen ilaçlar da kullanılabilmektedir.