Romatoid artrit vücudun bağışıklık sisteminin kendi dokularını tanıyamayıp başta eklem zarı olmak üzere çeşitli organlara karşı reaksiyon vermesi yani hedef alması sonucu ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla tedavide kullanılan ilaçlar bağışıklık sistemini baskılamaya veya düzenlemeye yönelik etki göstermektedir. Bu nedenle bu ilaçların olası en önemli yan etkisi bağışıklık sisteminde baskılanmadır. Bu durum vücudun enfeksiyonlara karşı olan dayanıklılığını azaltabilmekte ve bu nedenle sık infeksiyon tablosu ortaya çıkabilmektedir.
Bunun yanı sıra kullanılan ilacın tipine bağlı olarak da fırsatçı enfeksiyon diye tabir ettiğimiz verem ya da tüberküloz olarak da bilinen birtakım hastalıklar ortaya çıkabilir.
İnfeksiyonlar dışında kullanılan ilacın etken maddesine yönelik alerjik reaksiyonlar gözlenebilir. Bunlar genellikle hafif seyirli olup vücutta döküntü, kaşınma şeklinde bulgu verir. Nadiren anafilaksi tabir edilen nefes almada güçlük, dilde şişlik gibi ciddi alerjik reaksiyonlar ortaya çıkabilir.
Öte yandan bazı hastalarda mide-bağırsak sistemine ilişkin bulantı, kusma, ishal, karın ağrısı şeklinde yan etkiler gözlenebilir.
Romatoid artrit tedavisinde kullanılan bazı ilaçların enjeksiyon yani iğne şeklinde kullanılması sonucu bazı kişilerde uygulama yerinde ağrı, kızarıklık ve şişlik olabilir.
Semptomların haricinde kullanılan tedaviye ilişkin çeşitli laboratuvar anormallikleri de ortaya çıkabilir. Bunlar kan hücrelerinin sayısında azalma, karaciğer enzimlerine ilişkin testlerde yükselme veya böbrek testlerinde bozulma şeklinde olabilir. Bu laboratuvar anormalliklerinin herhangi bir semptom vermeden ortaya çıkabilecekleri unutulmamalıdır.
Hastalar bu tedavilere başlamadan önce hekimlerinden olası yan etkiler hakkında bilgi edinmeli varsa basılı veya internet üzerinden ulaşılabilecek kaynaklar konusunda yardım istemelidir.
Bir diğer önemli husus ilaçların kendilerine tarif edildiği doz ve sıklıkta kullanılmasıdır.
İlaç kullanımını takiben düzenli olarak kan tahlillerinin yapılması ve bu kan tahlili sonuçlarına göre tedavinin düzenlenebileceği unutulmamalıdır.
Genel olarak kişisel hijyene dikkat edilmeli, hasta bireylerle temastan uzak durulmalı, bardak, çatal, bıçak gibi malzemelerin ortak kullanılmamasına özen gösterilmelidir.
Enjeksiyon tedavisi alan hastaların enjeksiyon uygulamasıyla ilişkili gerekli eğitimi almaları önemlidir. Özellikle yeni başlanmış bir ilaç varsa ve bu tedavinin kullanımı sonrası ciltte yaygın döküntü, kaşıntı, nefes almada zorluk gibi semptomlar ortaya çıkarsa tedavi hemen kesilmeli ve en yakın sağlık kurumuna başvurulmalıdır.
Öte yandan özellikle biyolojik ilaçlarla edilen tedavilerin kullanımı sırasında infeksiyon tablosu gelişirse bu tedavilere infeksiyon geçirilene dek ara verilmeli ve tedavi eden hekim mutlaka bilgilendirilmelidir.