Sarkoidoz, nedeni bilinmeyen, bir kronik granülomatoz inflamatuvar hastalıktır. Genellikle 20-40 yaşlarında ortaya çıkar ve kadınlarda daha sık görülmektedir. Farklı ülkelerde ve ırklarda, farklı oranlarda görülür, fakat en fazla Kuzey Avrupa ve Amerika Birleşik Devletlerinde görülmektedir. Sarkoidoz, en sık AKCİĞER, DERİ VE GÖZ tutuluşu yapabilmekle birlikte, lokomotor sistem, kalp, beyin, karaciğer, böbrek gibi farklı iç organ tutuluşları da yapabilmektedir. Akciğer tutuluşu, sarkoidozun en sık bulgularından birisidir. Hastalar, genellikle kuru öksürük, eforla gelen nefes darlığı, göğüs ağrısı gibi şikayetleri ile bize başvururlar. İleri evre akciğer tutuluşlarında ise, sürekli bir nefes darlığı, kanlı balgam, solunum fonksiyon testlerinde bozulma meydana gelmektedir. İleri evre akciğer tutuluşlarında, solunum yetmezliği gelişebilir ve bu hastalara akciğer transplantasyonu gerekebilir. Sarkoidozun kalp tutuluşu, akciğer tutuluşu ile kıyaslandığında daha nadir, fakat bazen ölümcül olabilmektedir. Kalp tutuluşuna bağlı farklı iletim defektleri, myokardit, perikardit ve kalp büyümesi meydana gelmektedir. Klinik olarak; çarpıntı, göğüs ağrısı, senkop gibi bulgular görülebilmekte ve bu bulguların varlığında sarkoidozun kardiyak tutulumu olasılığını 8 kat arttırdığı gösterilmiştir. Çok ağır vakalarda (valvüler tutulum, atrioventriküler blok gibi) geçici veya kalıcı pacemaker (yani kalp pili) gereksinimi de bildirilmiştir. Nefes darlığı, kilo alımı, yaygın ödem gibi kalp yetmezliğine ait semptomlar da, sarkoidozun yaptığı dilate kardiyomiyopati ile ilişkilendirilmiştir. Erken tanı ve tedavi, kardiyak sarkoidozun prognozunu belirlemektedir. Sarkoidozun kalp tutuluşu, mutlaka tedavi edilmesi gereken önemli bir hastalık belirtisidir.