Doç. Dr. Cemal Bes, bağ dokusu hastalıklarında kullanılan ilaçların COVID-19 riskiyle ilişkisini ve sentetik DMARD’ların kullanımı konusunda yapılması gereken değişiklikleri anlattı. Hidroksiklorokinin COVID-19 tedavisinde kullanımıyla ilgili bilgi verdi.
Şimdi çok sayıda biyolojik kullanan ve anti-TNF özellikle kullanan hastalarımız ilaç günlerinin geldiğinden ve ne yapmamız gerektiğinden bahsediyor sıra ona doğru da geliyor ama bir de bir grup endişeli hastamız daha var gördüğüm kadarıyla bağ dokusu, lupus gibi, sjögren gibi, sistemik skleroz gibi ya da miyozit gibi olan hastalığı olan hastalarımız çünkü biz bunların tedavisinde hidroksiklorokin yani plaquenil ilacı kullanıyorduk. Bu ilacın COVID-19 tedavisinde işe yarayabileceği düşüncesinden dolayı şu anda hastalarımız ulaşmakta zorluk çekiyorlar, bunun anksiyetesini, kaygısını yaşıyorlar. Hidroksiklorokinin, plaquenilin şu anda belirli bir dönem alınmaması hastalıklar açısından çok büyük olumsuz bir tesir yaratır mı?
Şimdi şöyle değerlendirmek lazım evet, Hidroksiklorokin belki de en fazla reçete ettiğimiz iki, üç ilaçtan biri demin Umut hoca bahsetti mucize ilaç gibi ya da bir şey de kullanılmıyordu bir de COVID’de mi kullanılıyor gibi bir çıkarım da bulundu gerçekten de haklı ama şöyle bir şeyde var immun sistemi çok baskılayan çok güçlü bir ilaç değil onu da kabul etmek lazım, biz plaquenil, hidroksiklorokin verdiğimiz hastaya özellikle beraberinde başka ilaçlarda veriyoruz. Sadece hidroksiklorokin veriyorsak demek ki hastalık belirtileri çok ağır olmayan organ ya da yaşam tehdit eden bulgusu olmayan hasta demektir ve bu durumda da bir iki ay ilaca ulaşmamış olmaktan dolayı bir paniğe kapılmanın anlamı yok diye düşünüyorum. Lupus hastası deri bulguları için, eklem bulguları için verebiliyorsun ama beraberinde ilaç alıp almadığı önemli sadece onu veriyorsak eminim ki katılacaksınız çok ağır bir hastalığı yok demektir yani hafif bulguları var kortizon vermek istemediğimiz bir grup hasta da var mesela sadece hidroksiklorokin ile takip edebileceğimiz yani bir iki ay o ilaca bu hasta grubunun ulaşmamak büyük bir endişe yaratmasın tabi şöyle kötü bir tarafı var COVID’te kullanıldığı için sanki COVID’i önleyen bir ilaç gibi lanse edildi bundan dolayı bir infiale yol açtı nerdeyse bu defa insanları ya ben bu ilacı kullanır isem COVID’e yakalanmam şeklinde düşünceye kapıldılar doğru bir düşünce değil bu defa gerçekten bu ilaca gereksinim duyduğumuz hastalarımıza ilaç kalmayacak böyle bir durumda lupus hastasına belki lazım olduğu halde veremeyeceğiz. Bakın gebelikte, emzirme döneminde de kolşisin gibi emniyetli bir ilaç gebelikte mesela lupusun alevlenme riski var yani düşünebiliyor musun böyle belki bu hastaya veremiycez. Evet COVID ile tedavide yeri olan bir ilaç ama COVID’i önlesin diye sağlıklı insan ya da Behçet hastalığı, ankilozan spondilit hastası ben plaquenil, hidroksiklorokin alayım bu hastalıktan koruyayım gibi bir anlayışa girmemesi lazım.
Aslında iyi bir haber de var. Bir yerli firma ilacın ham maddesini yurtdışından getirip Türkiye’de de üretip Sağlık Bakanlığı’na ücretsiz olarak vereceği konusunda bir haber var onlara da bu vesileyle aslında teşekkür ederiz.
Bir noktaya daha dikkat çekmek istiyorum ilacın teminiyle ilgili gerçekten bu COVID Türkiye’de açıklandıktan yani ilk vaka bildirildikten sonra hidroksiklorokin ile ilgili hastaların ulaşamamasıyla ilgili bir sıkıntı oldu sonrasında bu ilaç yani bizim romatizmal hastalıklarda reçetelenebilir diye e-nabız reçetelemesi sistemi de değişti artık o sistem üzerinden reçete ettiğimizde de bir aylık dozu verebiliyor, alabiliyor hastalarımız bizle iletişim halinde olabilirse kullanabilirler. Bugün Umut hoca ile konuştuğumuzda da aslında bazı sağlık kuruluşlarında yeşil reçeteyle de temin edilebilirliğini öğrenmiş olduk ama bir aylık doz ile ilgili raporu sistemde tanımlıyoruz. Raporlu hastalar bunu yazdırmaları halinde alabiliyorlar, ulaşabiliyorlar romatizmal hastalıklardan bahsediyorum.
Son bir kez daha soruyorum ilaçlar konusunda istersen bir de aslında şu da gelen sorualrın %80’i romatoid artrit, ankilozan spondilit, psöriatik artrit gibi hastalar olup ilaç kullanan ne gibi metotreksat gibi, ne gibi sulfasalazin yani piyasadaki tek etken madde olduğu için salazopyrin gibi bu ilaçlar için sonrasında da biyolojik ilaç kullanan hastalarımız özellikle anti-TNF alan hastalar için çok fazla soru geliyor. Bunu iki ayrı kategoride değerlendirip, yorumlar mısın? Belki romatoid artritin primer ilacı değil ama azatiyoprin imuran isimli ilaçla da ilişkili özellikle Behçet hastaları devam edelim mi gibi bir soruları var, ne dersin? Behçet hastalığından başlayayım ufacık bir katkı Behçet hastalığından konuştuğumuz için eğer Behçet hastalığında bir azatiyoprini veriyorsak demek ki bir organ tutulumu var ya da bir damar tutulumu var ya da sistem tutulumu var demektir lazım olduğu için vermişiz. Enfeksiyon bulgusu varsa kesiyoruz gerçekten bu COVID olabilir başka enfeksiyonlarda da ara verebiliyoruz ama onun dışında gerçekten lazım olduğu için tercih ettiğimiz bir ilaç olduğu için bize danışmadan kesilmemesini tavsiye ediyoruz ama COVID şüphesi var ya da başka ciddi bir enfeksiyon şüphesi varsa onu kesebiliyoruz. Diğer konuya gelecek olursak ilaçlarımız romatoid artrit, ankilozan spondilitte kullandığımız ilaçlar var özellikle romatoid artritte geleneksel hastalık baskılayıcı ilaçlarımız var bahsettiniz zaten metotreksat, leflunomid, salazopyrin gibi aslında bunların hastalığın iki ayrı konu da değerlendirilebilir. Bir hastanın yarattığı bir immünsüpresif bağışıklık sistemini baskılayıcı özelliği var bir de ilacın yarattığı bir durum var bu ikisini iyi ayırt etmek lazım yani çok aktif bir hastayı da kendi haline bırakmak demek bağışıklık sisteminin çökmesine göz yunmak demek öyle düşünüyorum. Diğer tarafta da bazı durumlarda verdiğimiz ilaçlardan dolayı immün sistem baskılanabiliyor metotreksat, sulfasalazin, salazopyrin gibi leflunomid gibi ilaçlar bir miktar bağışıklık sistemini baskılayabiliyor ama çok yüksek dozlarda immün sistemi baskılyacak dozlarda almadıkları için açıkçası çok ciddi problemi olmayan hastaların bir kısmında devam etme kararı oluyor. Enfeksiyon şüphesinden bu ilaçlara ara verilebilir ama salazopyrinin immün sistemi pek baskılamadığı biliyoruz özel bir durum yoksa hastaların. Metotreksat için bir grup hasta da dikkat etmek lazım yaşı önemli burada ek bir faktör var mı o dönem böbrek yetmezliği, karaciğer hastalığı gelişmiş mi? Gelişmemişse genel eğilimimiz devam etme yönünde ya da dozu azaltma yönünde olabilir. Enfeksiyon bulgusu varsa ara verebiliyoruz bunu ayırt etmek son derece önemli yani geleneksel ilaçlar DMARD dediğimiz hastalığı baskılayıcı ilaçla ilgili çok ciddi problem yok gibi genel olarak devam etme yönünde eğer enfeksiyon bulgusu ya da evde bir hasta yoksa immün sistemini baskılayacağını düşündüğümüz bir durum yoksa hafif bir immün sistem baskılamış aynı şeyi söyleyeceğim korunma yöntemini ön plana çıkartmakta fayda var bu hastalarda.