Sjögren sendromunda tükürük bezleri ve gözyaşı bezleri gibi dış salgı bezleri dışında, aralarında akciğerlerin de olduğu iç organlarını da tutabilir. Akciğer tutuluşunda hastalığın akciğer dokusunda doğrudan harabiyet yapması dışında, bronş salgılarının daha koyu kıvamda olması ve çok küçük bronş dallarında (bronşiyollerde) tıkanıklıklara neden olması da etkili olur. Sonuç olarak hem kısıtlayıcı (restriktif), hem de tıkayıcı (obstruktif) tipte akciğer hastalığı gelişebilir.
Balgamsız kuru öksürük tanımlayan ve dinlemekle akciğerlerin alt kısımlarında ral olarak adlandırdığımız çıtırtı seslerinin duyulduğu Sjögren sendromu hastalarında akciğer tutuluşu olasılığı vardır. Bu kuşkuyu doğrulamak veya dışlamak amacıyla üfleme (solunum) testleri ve akciğer röntgeni yapılabilir. Bu amaçla, akciğerler basit röntgen veya ince kesitli bilgisayarlı tomografi ile görüntülenebilir.
Sjögren sendromunun ve bu hastalığa bağlı akciğer tutuluşunun tedavisinde, öncelikle bozuk çalışan ve bizzat organlarımıza zarar veren bağışıklık sisteminin baskılanması hedeflenir. Bu amaçla, öncelikle yakın takip altında kortizonlu ilaçlar kullanılır. Bunun dışında, bağışıklık sistemini baskılama özellikleri nedeniyle bazı kanser ilaçları ve organ nakli tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar da, yakın takip altında iltihaplı romatizmal hastalıkların ve bunların organ tutulumlarının tedavisinde başarıyla kullanılmaktadır. İçeriğinde N-asetil sistein olan balgam söktürücü ilaçların da Sjögren akciğer tutuluşu tedavisinde bazı hekimler tarafından ek ilaç olarak kullanılabildiği bilinmektedir. Sjögren sendromu seyrine akciğer tutuluşunun genelde tedaviye iyi yanıt verdiği ve diğer bazı romatizmal hastalıkların seyrine gelişebilen akciğer tutuluşlarına göre daha iyi seyrettiği bildirilmiştir.